top of page

Hapı yuttuk! Eee Sonra N'oluyor?

Güncelleme tarihi: 11 Kas 2021



Güvenilir ve geçerli bir teşhisi olup ilaç tedavisine başlayan/başlayacak olanlar için, hayatın “Limitless” filmi ve/ya dizisi gibi olmayacağını belirtmek isterim. Haliyle, lütfen, teşhisten sonra, ilaca başladığınızda bir sihirli değnekle hayatınızın değişeceğini sanmayın. Keşke öyle olsa. Belki öyle olan hayatlar vardır. Ne mutlu! Benim tecrübelerimden aktarabileceklerim şu şekilde:

Başlarda uykunuzun açılması, gün içinde daha dinç olmak ve esnememek, geceleri dişlerinizi fırçalayabilmek, randevularınızı yazmayı, alarm kurmayı hatırlayabilmek filan gibi basit değişimler olabilir. Hatta durumunuzun ve yaşayış biçiminizin çok da idrakinde olmayan genç yaşta ya da ileri yaşa rağmen farkındalığı olmayan bir insansanız ilacın etkilerini belki ilk aylarda hiç fark etmeyebilirsiniz bile. Bu aklınızın bir köşesinde dursun. Takip eden aylarda, sabah arkadaşınıza anlatmaya başladığınız 65 konunun da yarım kaldığını en azından o gece yastığa başınızı koyunca fark edebilirsiniz. Mesela, çevrim içi alışveriş uygulamasına şarjlı damacana pompası almaya girip, parfüm almak ve pompayı unuttuğunuzu ertesi günün akşamı kargodan mesaj gelince idrak etmek gibi tuhaf eylemleriniz giderek azalabilir. Diğer bir deyişle, saçma, hatta uzaktan bakınca komik, ancak sürekli başınıza geldiğinde öz saygıdan eser bırakmayan ve sinir bozan eylemleri daha az yaptığınızı fark edebilirsiniz. Ya da belki insanlar bi’ konuyu derli toplu anlatabilmeye başladığınızı fark edebilir.

Yavaş yavaş ilaçla birbirinize alıştıkça, aksayan, su içmek gibi hayati faaliyetlerinizin takibini yapabilir hale gelirsiniz. Kaşlarınızı aldırmayı unutmamaya, aynı zaman dilimine farkında olmadan 5 değil de 3 farklı randevu vermeye, çalışma planı yapamasanız ya da yapıp uyamasanız bile, yapılması gereken şeyler aklınıza geldikçe bir yere yazabilmeye başlarsınız. Yıllardır yapıştığınız yerden kalkmaya başladıkça, büyürken bunun anlaşılamamış olmasına kızgınlık, hayatta, gerçekleştirebilecekken sırf bu illetin getirdiği başarısızlık korkusu yüzünden denemekten bile vazgeçtiğiniz ya da deneyip tökezlediğiniz geçmiş fırsatlar için kahır ve/ya uzuun bir yas hissine kapılabilirsiniz. (Normal bunlar, hafifliyor zamanla, ya bu durumdan hiç haberiniz olmasaydı?) Hah yerden kalkmak diyorduk, usul usul kalktıkça ve dötü başı toplayabildikçe, yerden bakmayıp yukarıdan bakınca bu halden bihaber düşe kalka da olsa gelebildiğiniz noktanın hiç de fena olmadığını idrak edersiniz. Sakinleşip, mantıklı düşünebilir hale geldikçe, yapamadıklarından ziyade “yapılabilecekler”in hevesi ve heyecanı gelebilir. Sakin olun, zira o o hoo ben bu halde buralara geldiysem ortalığın canına okurum gazı pek işe yaramıyor -özellikle sevdiğiniz bir işte/alanda çalışmıyorsanız. :) Dürtüsellik mevzuu var işte bi’ de, benim hayatımı en zorlaştıranlardan biri, o da zamanla azalıyor, önünüze gelene hediye almamaya, masalarda aniden hesaba atlayıp hepsini ödememeye, İnternet alışverişi batağına düşmemeye, haliyle elinizdeki parayı -arttıramasanız bile- yettirebilmeye başlayabilirsiniz. Her çağrıldığınız yere gitmemeye, olur olmaz saatlerde olur olmaz insanlarla buluşmamaya, karşılaştığınız her insanı hayatınızın aşkı sanmamaya filan başlayınca kendinize ve ruhunuza daha çok vakit ayırabilir ve sizin fiziksel ve duygusal çabanızla süren ilişkilerinizin giderek bitmesiyle/dönüşmesiyle, sizin için emek vermeye hazır dostlardan oluşan ilişkilerinizi daha bi’ sevgiyle kucaklayabilirsiniz. Böyle aklı başında kararlar alabilecek kadar dürtüselliği halledince zaman yönetimi de daha iyi olacağından spor yapmaya başlayabilir ve hatta inanmayacaksınız ama aylarca devam edebilirsiniz.

Haliyle yediklerinizi kontrol edebilmeye, biraz ilaçlardan normalleşen iştah, daha ziyadeyse düzenli yaşayabilmeye başladığınız için hayattan ve kendinizden neler isteyebildiğinizi bilip, o isteği her gece diş fırçalar gibi sürdürebilmeye böylece de kilo vermeye başlarsınız. İşte de iyi şeyler olur, mesela akademiden istifa noktasındayken, akademide olmasa da, hayatta başarabildiğiniz bu dönüşümün verdiği güçle doktoraya filan başlayabilirsiniz. Bakın 5-6 ay geçti hala anca bu kadar değişim... Biraz şey gibi düşünün bu yolculuğu, temizlik yapmadan önce evi toplamak gerekir ya, ilk zamanlar evinizi toplayacaksınız, Türkçe kaynak pek yok. Yabancı diliniz varsa araştırın okuyun öğrenin, armut piş ağzıma düş kafasına girmeyin. Sizin işinize yarayacak yöntemler var mı diye aklınıza gelen her şeyi denemeye çalışın, bu pomodoro tekniği de olur, uyaranları (sosyal medya vs.) en aza indirmek de olur, düzenli egzersiz olur, besin takviyesi olur, bullet journal olur arayın bulun. İmkânınız varsa, bu ilaçlar sizi “tedavi” etmeyeceğinden, davranış ve hayat tarzı değişikliğine gitmenin önemini kabul edip, düzenli terapiye gidin. Yıllarca her koldan mücadele etseniz de hala gidecek çok yolunuz olabileceğini unutmayın. Örneğin, teşhisin ve doktoranın 8. yılında hala yazmaya başlayamadığınız tezinize çalışmak dururken sabah 7’de uyandığınız halde iki mandalina yiyip, duş almak ve bu yazıyı yazmak haricinde hiçbir şey yapmadığınız bu gibi günler olursa, kendinizi itin dötüne sokmayın, önceki yazdıklarınız gibi onlarca insana derman olabilme ihtimalini düşünün ve biter bitmez yeniden ders çalışabilme mücadelenize dönmek için silkelenin. Zira bir haftanın bir gün, bir ayın bir hafta gibi geçtiği “time blind” bu kafayla “her gün yeniden denemek” bazılarımız için “her 2-3 saatte bir yeniden denemek” anlamı taşıyabiliyor. Eyyorlamam bu kadar. Buraya İngilizcesi olanlar için alanında uzman bir doktorun, 6 aylık süreçte ilaçlardan ne beklenebileceğine ilişkin aklıselim bir sunumunu içeren şu linki bırakmak için gelmiştim, konu nerelere geldi.



716 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page